Kanola Yağı Neden Önemli ?
Kanola yağı, kolza bitki tohumlarının (canlılar için zararlı erüsik asit ve glukosinolat içeren bir bitki türü) genetik yollarla ıslah edilmesiyle elde edilir. Günümüzde üretilen kanola yağları zararlı maddelerden arındırılmıştır. Ancak, Kanola yağı da günümüzde ticari amaçla tarımı yapılan başlıca Genetiği Değiştirilmiş (GDO’lu) 4 temel tarım üründen birisidir ve bu nedenle kanola yağı içeren ürünler GDO açısından risk içermektedir.
Yani Bu Ürün GDO’lu mu ?
Üreticisi tarafından GDO’lu olup, olmadığına ilişkin bir bilgi verilmemiştir. Bu tür bilgilendirmeye ilişkin yasal bir mevzuat bulunmamaktadır. Sadece ABD’de Kanola yağ üretiminin %90’dan fazlasının GDO’lu üretim sonucu olduğu bilinerek, bu ürün GDO’lu mu sorusunun yanıtını sizin keşfetmeniz gerekmektedir .
Ne Yapmalı ?
Tüm zararlı olduğu belirtilen ürünleri hayatımızdan bir anda çıkarmamız mümkün olmayabilir. Ancak, bu konuda duyarlılığımızı artırmamız ve tercihlerimizi bilgi ile yönlendirmemiz gerekir. Bunu yaparken de özellikle içerisinde dört büyüklerin (Mısır, Soya, Kanola, Pamuk) bulunduğu gıda ürünlerinden mümkün olduğunca uzak durmak en iyisidir.
Canan Karatay’a göre zeytinyağı ve fındık yağı tercih edebileceğimiz ilk bitkisel yağlardır.
GDO Nedir ?
GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar), bir canlıdaki genetik özelliğin kopyalanarak diğer bir canlıya aktarılmasıdır. Bu yöntemle elde edilen gıdalar bazı yabancı zararlılara, böcek gibi bazı kemirgenlere karşı dirençli hale getirilmiş olur. Bu yönüyle bakıldığında, bir gıdanın zararlı canlılara karşı direnç kazanması masum görünebilir. Ancak yapılan araştırmalar hiç de masum olmadığını göstermekte. Çünkü bu müdahale, besin zinciri ile insanlara ulaşıyor. Ayrıca GDO’lu gıdalarda bulunan zararlı canlıları öldüren enzimler insanlar tarafından parçalanamadığından tehlike yaratıyor.
GDO’lu Ürünler Zararlı mı ?
Bir bitki DNA’sına gen yerleştirme rastgele olmaktadır. Bu da diğer genlerin çalışmasını engelleyebilmekte ve besinlerde daha önce hiç bulunmayan proteinlerin üretilmesine ve toksin ve alerji üreten yeni bir bitkinin dolayısıyla da sağlığa zararlı tüketeceğimiz yeni bir besinin oluşmasına neden olabilmektedir. GDO ile ilgili öne sürülen bazı olası tehlikeler:
GDO içeren bir ürünün poleni GDO içermeyen bir bitkiye taşınabilir, böylelikle geleneksel olarak yetişen ürün bu yeni geni alabilir. (Rieger et al 1999)
Kimyasal ilaçlara dayanıklı bir GDO'nun poleni melezleme suretiyle bir yabancı ot tohumuna geçebilir ve bu geni alan bitki de kimyasal ilaçlara dayanıklılık geliştirebilir (Rieger et al 1999)
Kimyasal ilaçlara dayanıklı genetiği değiştirilmiş ürünler bir sonraki yıl da çıkabilir. Ve kültürel olarak kontrol edilmeleri zor olabilir.
Böcekler (örneğin böcek ilaçlarına dayanıklı) genetiği değiştirilmiş bir organizmadaki genlere karşı bağışıklık kazanabilirler. (örneğin Bit içeren pamuk)
Genetiği değiştirilmiş bitkiler toprak içinde bulunan doğal canlı yaşama zarar verebilir, böylece besin döngüsünü sona erdirebilir
GDO'lu ürünler yeteri kadar besleyici olmayabilir ve hazmı zor olabilir.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların toksik, alerjik, teratojenik (anne karnında maruz kalan bebekte görülen yapısal anomaliler) zararları olabilir.
Yeni yapılan araştırmalar GD ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GD mısır ve soya fasülyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır.
